"Osmanlı Mimarisinde Klasik Dönem Sonrası Osmanlı Padişah Türbeleri", VI. Internationaler Kongress Für Türkische Kunst [3-7 September 1979], München, 1979.
OSMANLI MİMARİSİNDE KLASİK DÖNEM SONRASI OSMANLI PADİŞAH TÜRBELERİ
Daha önceki bölümde Osmanlı mimarisinin klasik dönemi sonuna kadar tanıtılmaya çalışılan Osmanlı padişah türbeleri konusunu bir bütünlüğe kavuşturacak olan bu araştırma, konunun kapsadığı sınırlar ve uygulama zamanı göz önüne alındığında görüleceği gibi çok geniş ve ayrıntılı bir çalışmayı gerektirmektedir. Bir tebliğ süresinin kısıtlılığı içinde verilmeye çalışıldığında, özet niteliğini aşamayacak olan araştırmamızı ileride daha detaylı bir araştırmanın öncüsü olacağı ümidiyle yaptık.
XVI. yüzyılın ikinci yarısından itibaren artan siyasal ve ekonomik ilişkiler sonucu Avrupa sanatı ve kültürü, Osmanlı toplumu ve sanatı üzerinde gittikçe daha fazla etkili olmaya başlamıştır. Önceleri küçük sanat eserleri ve günlük kullanım eşyasında görülen Batılılaşma tutkusu giderek mimariyi de etkilemiş ve yeni bir sanat anlayışının gelişmesine sebep olmuştur.
Mimarlık ve sanat tarihimizde “Lâle Devri” diye anılan sanat akımı, Batı etkisinin giderek yoğunlaşmasının getirdiği baskılarla ve kısa aralıklarla yeni sanat akımlarının gelişmesini sağlamış, böylelikle Osmanlı mimarisinde barok, ampir, art nouveau, neo-klasik üslûpların ortaya çıkmasına yol açmıştır.
Bu dönemde yirmi iki padişahın tahta çıkmasına mukabil sadece altı türbenin yapıldığını görmekteyiz. IV. Mehmed annesinin türbesine, V. Murad ile VI. Mehmed ise üstü açık mezarlara gömülmüşlerdir. Diğer on üç padişah ise daha önceki dönemlerde ataları için yapılan türbelere defnedilmişlerdir.
Söz konusu altı türbeden Sultan I. Mustafa Türbesi Ayasofya’nın vaftizhânesi olup mimari açıdan özel bir önem taşımaz. III. Mustafa ve I. Abdülhamid türbeleri barok, I. Mahmud ve I. Abdülmecid türbeleri ampir özellikler gösterir. XX. yüzyıl başında yapılan Sultan Mehmed Reşad Türbesi ise Türk neo-klasik üslûbunun değişik bir örneğidir. Türk mimari tarihi içerisinde gerek mimari gerekse dekorasyon özellikleri açısından yeterince araştırılmamış olan bu konunun gelecekte çok daha detaylı çalışmalara konu olmasını dileriz.